Ağrı Cerrahisi

Kronik ağrı zayıflatıcı olabilir. Sizin ve ailenizin üzerinde duygusal bir baskı yapabilir. Biz kronik ağrı yönetimi ve tedavisinde; girişimsel teknikler, implante edilebilir cihazlar ve açık cerrahi sunuyoruz. Post-laminektomi, refleks sempatik distrofi ve trigeminal nevralji gibi hastalıklar buna bir örnektir.

Kronik ağrı için tedavi seçenekleri enjeksiyon tedavileri, implante edilebilir cihazlar ve açık cerrahi içerir. Biz boyun ve sırt kaynaklanan hem de teşhis ve tedavisinde ağrı için anti-inflamatuar ilaçlar ve sinir kökü blokları enjeksiyonları koordine etmek ,buna ek olarak, diğer tedavi yöntemlerine dirençli olmuş uzun süreli ağrı, omurilik ve derin beyin stimülasyonu gerçekleştiririz. Trigeminal nevralji için mikrovasküler dekompresyon ve rizotomi  yapıyoruz.

Sırt- boyun ağrısı belirlenmiş olan birçok hasta için yararlı olan ve ortak bir tedavi seçeneği olan ağrı pompası veya uyarıcısı implantasyonu öneririz. Ağrı yönetimi karmaşık olabilir, bu yüzden fizik tedavi, biofeedback ve gevşeme teknikleri gibi başa çıkma mekanizmaları geliştirmeye yardımcı olarak kronik ağrı ile uğraşırken, yanı sıra duygusal yönleri gidermek için bir ekip olarak psikiatri bölümü ile de birlikte çalışırız.

Nöropatik ağrı sinir sistemi için bir birincil yaralanmadan olur. Post-laminektomi Syndrome;hasta  ameliyat oldu spinal bozukluk nedeniyle sinir kökü yaralanması nöropatik ağrıya neden olabilir. Diabetik hastalarda polinöropatik ağrılar olur. Fibromyalji denilen hastalığın organik ve psikiyatrik sebepleri ile mücadele eder ve hastalarımıza uygun seçenekleri sunarız.

 AĞRI YÖNETİMİ

Bel ağrısı çok yaygın bir problem. Özellikle iş gücü kaybına neden olan rahatsızlıkların başında bel ağrısı geliyor. Çoğu kronik bir süreğen, geçmeyen ağrılar sınıfında yer alıyor. Bizim toplumumuzda da görülme sıklığı çok fazla.

agri_cerrahisi_1 agri_cerrahisi_2

 

Polikliniğimize müracaat edenlerde 2.sırada yer alıyor. Bel ağrısı dediğimiz zaman, bel arka kısmında olan ağrılar ama genellikle problemin kaynağı bel olan ağrılar ve bunlara bağlı yansıyan ağrılar var. Mesela normalde şikayet belinizdedir ama ağrıyı ayağınızın baş parmağında da hissedebilirsiniz. Ama sorun beldedir ve bu konuyu bel sorunu olarak ele almak daha doğrudur. Sadece bel ağrısı dediğimiz zaman işin içine pek çok farklı durumlar girmektedir. Özellikle antom, kemikler, kaslar, tendonlar, içeride bulunan omurilik, omurilikten çıkan sinirler, yağ dokusu, kas dokusu, adele dokusu… Bunların hepsinin problemleri beli kapsayabilir. Tabi en fazla görülen bel ağrısı kireçlenmelere bağlı olan bel ağrılarıdır. Yani bel fıtığına bağlı gözüken bel ağrıları. Yani, Dejenaratif disk hastalığı dediğimiz hastalığa bağlı, yaşlılıkla beraber gelişen adale zayıflıkları, vücut yükümüzü taşıyamama gibi durumlara bağlı bel ağrılarıdır. Bunun dışında ağır kaldırmaya bağlı akut olarak gelişen bel ağrıları da bulunmaktadır. Aslında sıralamaya kalkarsak ağrı ve şikayetlerini fazlalaştırabiliriz. Ancak bize gelen şikayetler daha çok yukarıda saydığımız nedenlerdendir.

En çok başvuru ise bel fıtığı disk hastalığı ve kireçlenmeye bağlı ağrı sorunlarından kaynaklanmaktadır. Tabiî ki bel ağrıları sadece bu şikayetlerden oluşmuyor. Bunların dışında kanser, kemik tümörleri, başka yerlerde olan tümörlerin buraya metaztazları hepsi ağrı kaynağıdır. Fakat ağrı kliniği olarak bizim en çok gözlediğimiz bel ağrıları olup, genellikle bel fıtığına bağlı ağrılar, kireçlenmeye bağlı ağrılar, birde discojenik dediğimiz bel omurları arasındaki yastıkçıkların fıtığa değil de dejenerasyonuna bağlı ağrılarıdır.

Bel ağrılarının sebepleri arasında neleri sayabiliriz?
Nedenler arasında birçok hastalık tanısını sıralayabiliriz. Adalelerin, disklerin, kemiklerin, yağdokusunun ve diğer dokuların bütün problemleri bele yansır. Burada şunu ayırt etmek lazım; bu ağrı kötümü, iyimi? Kötüden kastımız ağrının altında tümöre bağlı olaylar var mı, yok mu? Önce bunun değerlendirmesini yapıyoruz. İkinci olarak ise bu ağrı normal klinik uygulamalardan yarar görür mü? Yalnız bize başvuran hastaların çoğu, birçok klinik gezmiş özellikle de fizik tedavi görmüş, ağrıları geçmemiş ve ağrıları devam eden hastalardır. Ancak genelleme yaparsak birçok rahatsızlık belde kendini belli etmektedir. Hatta şöyle söyleyeyim bunun içerisine ergonomi girer, sıkıntılar girer, stres girer; yani doğru bir sandalyede oturmuyorsanız, tartışmalı stresli ortamlarda bulunuyor iseniz, kişilik yapınız biraz daha tartışmacı bir yapıya sahip ise…

Birde bizim somotifon dediğimiz ağrı çeşitleri var ki bunlar ile baş etmek oldukça güçtür. Bu konuda Multi disipliner çalışıyoruz ve hastayı psikiyatriye gönderiyoruz. Bazen de hastanın başka bir sorunu olmasına rağmen bize bel ağrısı şikayeti ile başvurmaktadır. Araştırdığımızda bu bel ağrısının kaynağının başka bir rahatsızlık olduğu ortaya çıkmasına rağmen, hasta kendini bel ağrısı şikayeti şeklinde ifade etmektedir.

Tedavi yöntemleriniz nelerdir? 
Tedavi yöntemine gelince bize gelen birçok hasta değişik tedavi yöntemleri görmüş ve başarı sağlanamamış hastalardır. Mesela ilaç tedavisi, fizik tedavi görenler, bir kısım da ameliyat olmuş fakat ağrıları yine de geçmemiş hastalardır. Bir kısım da mesela kansere bağlı bel ağrıları ile omurlarının metastasa bağlı tutunmalarının sonucu oluşan ağrılar var ki bu hastalarda bize başvurmaktadırlar. Bu ağrılar bizim yöntemlerimizle kontrol altına alınır. Çünkü bu gibi durumlarda ağrının şiddeti çok fazladır. Bir bel kireçlenmesinde bir çok tedavi yöntemimiz bulunmaktadır.

Bizim yöntemlerimiz genellikle minimal invaziv diye adlandırılan bir yöntemdir ve örneğin kireçlenme ağrılarında radyofrekans  tedavisini kullanırız. Bu gibi durumlarda hastanın sinirleri artık alarm mekanizması olmaktan çıkarak onu rahatsız eder bir duruma gelmiştir. Aslında ağrı vücutta bir alarm sistemidir: Ağrı öyle bir hale gelir ki sürekli bir ağrı kaynağı oluşturur. Biz ise etkin sonuç ve tedavi bağlamında radyofrekans yöntemiyle tedavi etmeye çalışıyoruz. Bunun dışında iğne tedavisi ya da güçlü lazer tedavileri de seçenekler arasında. Bunları tek tek uygulayabildiğimiz gibi kombinasyon halinde de uygulayabiliyoruz. Örneğin ozon enjeksiyonları bu tedaviler de bizim elimizde bulunan güçlü bir silahtır. Ama ağrının türü değiştiği, vücutta geri dönüşü olmayan değişiklikler meydana geldiği zaman, örneğin kanser ya da kireçlenme olsun hasta hareket edemeyecek hale gelmeden bir müdahale söz konusu değildir.

Geri dönecek olursak kireçlenme tedavilerinde; özellikle gece yatakta dönerken çok ağrısı olan,sabah kalkınca belini doğrultamayan, eğilip kalkmalarda her pozisyonda belinde ağrı olan hastalar, gittikçe öne eğilen ve kamburu çıkmaya başlamış hastalara radyo frekans yöntemi uyguladıktan sonra fizik tedaviye göndeririz ya da ya da kendi lazerlerimiz ile ek tedaviler, gerekirse ozon tedavisi uyguluyoruz. Özellikle kireçlenme tedavilerinde hastalarımızın yaşam kalitelerini yükselterek ağrılarını azaltmak bizim ana hedefimizdir.

Kanser tedavilerinde ise işin boyutu çok farklı. Aslında kanser tedavisiyle değil, kanserin sebep olduğu, meydana getirdiği ağrıyla ilgilenmekteyiz. Çünkü kanser hastalarının ağrıları dayanılmaz bir hal alır. Bu ağrılar ilaç ya da morfin bantlarıyla kontrol altına alınamaz bir hal alabilmektedir. Bu noktada kendi yöntemlerimizi devreye sokmaktayız. Bu alanda elimizdeki güçlü yöntemlerden bir tanesi sistematik olarak ozon verilmesinin yanında radyofrekans yöntemleri ile ağrı merkezlerini yakmaktır. Nerede ağrı varsa radyofrekansla o ağrının kaynağını yakarız.

Kanser ağrılarında daha invaziv girişimlerimiz söz konusu. Örneğin kemik erimesine bağlı, kansere bağlı metestaz yapmış, kemiklere atlamış tümörler varsa veya aynı bağlamda kemik erimesine bağlı ostropoz dediğimiz kadınlarda menapozdan sonra daha çok görülen bir durum mevcutsa (kemiklerin içerisi boşalıyor ve çöküyor oralar, özellikle de kilolularda görünen bir durum) çöken omurgaların içerisine kemik çimentosu dediğimiz bir madde enjekte ediyoruz. Bu tedaviyi hastayı uyutmadan, narkoz vermeden ameliyatsız bir şekilde ileri görüntüleme teknikleri ile uygulamaktayız. 2 saatlik kısa bir süre içerisinde hastayı ağrılarından kurtarmak mümkün.

Özellikle kanser hastalarında; belde ya da vücudun başka yerlerinde de olsa boyundan beyne giden vücudumuzun omurgasının içerisinde seyreden ağrı liflerini bulup onları özel tekniklerle yakıyoruz. Bu vesileyle hasta kanserin sebep olduğu ağrılardan kurtulmuş oluyor. Tabii bunu kabul etmeyen hastalarda daha değişik ağrı tedavi yöntemleri olan ilaçlarla oynamak veya omur iliğine ağrı pilleri takmak gibi yöntemler uyguluyoruz. Morfin pompaları takıyoruz tabi bunlar çok ileri derecede kanser hastalarına uyguladığımız yöntemler. Daha basit anlamda örneğin boyun fıtıklarında, bel fıtığı kaynaklı ağrılara gelirsek bunlar daha ziyade belde adale spazmlarıyla kendini gösterir. Bu tip hastalar zaten birçok tedavi yöntemi görmüş fakat iyileşmemiş oluyorlar. Biz bunlara ozon tedavisinin yanında disklerin içerisine yani esas fıtık olan dokunun içerisine onu küçültmek için lazerle müdahale edebiliyoruz. Müflüoplasti dediğimiz disk buharlaştırılması yöntemiyle onunla müdahale edebiliyoruz ya da çok minik cihazlarla diskin içerisini boşaltarak dışarı çıkmış kısmın içeri çekilmesini sağlayabiliyoruz. Aynı yöntemi yine diskoliz dediğimiz ozonla yapabiliyoruz.

Bel fıtıklarında bu yöntemleri uyguladığımızda bel ağrılarından ve bel ağrısına bağlı diğer rahatsızlıklardan hasta kurtulmuş oluyor. Daha öncede belirttiğim gibi, lazer yöntemiyle light lazer yöntemi, ozon kremi ve yağlarıyla uyguladığımız değişik ek uygulamalarımızda mevcut. Burada önemli olan nokta bizim çözüm yöntemlerimizin ameliyat, narkoz ve hastanede yatmayı gerektirmemesi ve uygulamalarda hastanın fazla rahatsızlık çekmemesi, sürenin çok kısa olması, konforlu bir tedavi süreci görmeleri ile hastalarımızın yaşam kaliteleri maksimum noktaya getirilmeye çalışılmaktadır.

Ağrı merkezinden sonraki süreçte hastanın yapması gerekenler nelerdir?
Tabiî ki biz hastayı çok detaylı bir şekilde inceliyoruz. Evdeki yaşam tarzını değiştirmesine kadar; örneğin yastığının yüksekliğini, yattığı yatağın elastikliğine, oturuş şekillerine, ağır kaldırma konusundaki tekniklere, egzersiz programlarına varana kadar çeşitli tavsiye ve önerilerde bulunuyoruz.

Hangi iş guruplarında bel ağrısı daha fazladır?
Çok oturarak çalışanlarda, ayakta çok durarak çalışanlarda, stresi fazla olan işlerde ve çok aktif spor yapanlarda orta yaşa vardıklarında daha farklı sorunlarda ortaya çıkıyor. Aktif yaşam guruplarında bel ağrısı daha fazla diyebiliriz. Ama ileri yaşlarda daha çok kireçlenmelere bağlı ağrılar olmaktadır.